Babaannemin ve dedemin evinin ,çocukken bana çok büyük gelen, bahçesinde büyük bir asma vardı.
Yazın asmanın gölgesinde kurulan sofralarda lezzetli yemekler yenirdi.
Asmanın yaprağından dolma , üzümünden koruk suyu yapılırdı.
Bazen asmadan düşen böcek yada sinekler soframıza misafir olurdu ve bu bizi hiç rahatsız etmezdi.
Çünkü köy ortamının doğallığında olması gereken buydu zaten.
Bu doğal ortamda bazen yaratıcı çözümler de bulunuyordu.Mesela asmanın altında kurulan sofrada balık yeniyorsa hemen asmadan büyük bir yaprak koparılıp masaya konurdu ve balığın ayıklanan kılçıklarını bu yaprağa koyardık.Yani asma yaprağı bir kılçık tabağına dönüşürdü.
Çocukluğumdan hatırladığım bu yaratıcı fikir asma görünce aklıma gelen en hoş anım.
Şimdi amcamlara ait olan o bahçede babaannemin asması ,eski heybetinde olmasa da, hala yaşıyor.Ve galiba asma bizim evlerimizin vazgeçilmezi çünkü babam Altınoluk ve İstanbul da ki bahçelere birer asma dikmeyi ve onları özenle yetiştirmeyi ihmal etmedi...
Altınoluk taki evin girişindeki asma |
Altınoluk taki evin girişindeki asma |
Altınoluk taki evin girişindeki asma |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder