25 Ocak 2013 Cuma

Soframın güzelleri



Sele zeytini

Teneke zeytini

Tabağımda ki zeytinlere biraz da yağ ekledim

Yeşil zeytin

Kırma zeytin

Zeytin çiçeği
 
Zeytin yapraklı peçetelik soframa çok yakıştı

22 Ocak 2013 Salı

Kızımın zeytinleri

Kızımın hasat zamanı topladığı zeytinler yenmeye hazır hale geldi.
Ama ne yazık ki benim tatlım zeytin yemekten pek hoşlanmıyor.
Büyüdükçe bu durumun değişeceğini umut ediyorum.
Kızım yemese de, biz onun topladığı zeytinleri afiyetle yedik.
Ellerine sağlık tatlımmmm...


İlk hasat yenmeye hazır.

Tatlımın topladığı zeytinler

18 Ocak 2013 Cuma

Yeni tatlar

Yeni tatlar deniyorum.
Yemeklerimde aromasından sıkça yararlandığım portakal kabuğu, defne, biberiye, kereviz yaprağı, kekik ve tabi ki sarımsağı küçük yağ şişelerine katarak beklemeye bıraktım.
Bakalım nasıl tatlar çıkacak ortaya.
Merakla bekliyorum...



Annemlerin bahçesinden kurutulmuş acı biber

Acı biberli zeytinyağı

Bahçemdeki ağaçtan defne yaprakları

Defneli zeytinyağı

Bayırdan toplayıp kuruttuğumuz kekikler

 
Kekikli ve sarımsaklı zeytinyağı


Portakal kabuklu zeytinyağı

 
Bahçemden biberiye dalı

Biberiyeli zeytinyağı

Kereviz yapraklı zeytinyağı




17 Ocak 2013 Perşembe

Sele Sele Sele

Sele zeytini için en zor yapılan zeytin türü diyebiliriz.
Tek tek en sağlıklı zeytinleri seçmek gerekiyor çünkü.
En sağlıklı zeytinler en lezzetli zeytinler çünkü...
Sele zeytininin tadı az tuzlu ,kuru ve bence kırma zeytinden sonra zeytinin en meyve hali.
Bu sene ki sele zeytinlerimiz hazır.
Annemin ellerine sağlık.
 
 
 
Sele zeytini

Somonlu makarnaya sele zeytinini çok yakıştırdım.

11 Ocak 2013 Cuma

Asma yaprağında kılçık

Babaannemin ve dedemin evinin ,çocukken bana çok büyük gelen, bahçesinde büyük bir asma vardı.
Yazın asmanın gölgesinde kurulan sofralarda lezzetli yemekler yenirdi.
Asmanın yaprağından dolma , üzümünden koruk suyu yapılırdı.
Bazen asmadan düşen böcek yada sinekler soframıza misafir olurdu ve bu bizi hiç rahatsız etmezdi.
Çünkü köy ortamının doğallığında olması gereken buydu zaten.
Bu doğal ortamda bazen yaratıcı çözümler de bulunuyordu.Mesela asmanın altında kurulan sofrada balık yeniyorsa hemen asmadan büyük bir yaprak koparılıp masaya konurdu ve balığın ayıklanan kılçıklarını bu yaprağa koyardık.Yani asma yaprağı bir kılçık tabağına dönüşürdü.
Çocukluğumdan hatırladığım bu yaratıcı fikir asma görünce aklıma gelen en hoş anım.
Şimdi amcamlara ait olan o bahçede babaannemin asması ,eski heybetinde olmasa da, hala yaşıyor.Ve galiba asma bizim evlerimizin vazgeçilmezi çünkü babam Altınoluk ve  İstanbul da ki bahçelere birer asma  dikmeyi ve onları özenle yetiştirmeyi ihmal etmedi...
 
 
Altınoluk taki evin girişindeki asma

Altınoluk taki evin girişindeki asma


Altınoluk taki evin girişindeki asma




7 Ocak 2013 Pazartesi

Sofra

 
 
Akşam yemeği de olsa bizim soframızda muhakkak zeytin olur.
O akşam da yeni hasat zeytinlerimiz ve yağımız soframa renk ve lezzet kattılar.
Yeni hasat ürünlerini, arkadaşlarımı davet ettiğim akşam yemeğinde, birlikte tatmak
 beni çok mutlu etti.
 
 
Yeşil zeytin,siyah zeytin ve kırma zeytin

Zeytinyağı

Yeşil zeytin,siyah zeytin ve kırma zeytin

İki zeytin

 
 
 
Geçen sabah kahvaltı hazırlıyordum. Kavanozdan zeytin çıkarırken birbirine yapışmış bu iki zeytin dikkatimi çekti.Ağaçta birlikte büyüyüp birlikte toplanmışlardı.Onca zeytinin içinden birlikte seçilip birlikte çizilmişlerdi.Kavonaza birlikte konmuş ve tabağımıza birlikte gelmişlerdi.
Belki arkadaş, belki eş, belki anne çocuk, belki torun dedeydiler.
Onları ben de ayırmak istemedim.Tatlarına bakmadan fotoğraflarını çekip sizinle paylaşmak istedim.
 
 
          

2 Ocak 2013 Çarşamba

Yeşil Zeytin

Yeni hasat yeşil zeytinimiz afiyetle yenmeye hazır...



Kavanozda yeşil zeytin
 
Yeşil zeytinler
 
Sanat eseri gibiler
Afiyet olsun...

1 Ocak 2013 Salı

Küçük Ev

 


Restorasyon öncesi Küçük ev (1950 li yıllar)

Eski adı Papazlık olarak bilinen Altınoluk Köyü'nde ,mübadeleden önce papazın büro olarak kullandığı ev daha sonra dedemin ve ailesinin evi olmuş. Hatta babam bu evde doğmuş.
Evin alt katı büyük yağ küplerinin durduğu ,mağaza olarak adlandırdığımız, zeytinyağı depomuzmuş.Dedem yağları bu küplerden tenekelere doldurup satarmış.

Ben çocukluğumdan beri bu evi "küçük ev" olarak bilirim ve alt katındaki mağazanın loşluğu ve serinliğindeki zeytinyağı kokusu hala burnumdadır.
Küçük ev 2007 yılında ,ailem tarafından ,tamamen aslına uygun olarak restore edilmiştir.
Zeytinyağı kokusu ,serin ve loş odalarıyla şimdi yeniden ailem tarafından kullanılmaktadır.

Küçük Ev in restorasyonunda bulunan eski bir bağlantı parçası

Küçük Ev in orijinal tuğlalarından birini almadan edemedim:))

Restorasyondan sonra Küçük Ev (2008)

Restorasyondan sonra Küçük Ev(2010)