29 Mart 2013 Cuma

Üç arkadaş


Ege'nin lakapları

İstanbul 'dan Altınoluk'a gidince değişen tek şey havanın kokusu yada doğanın güzelliği değildi.İnsanların hal ve tavırları da değişiyordu.
Sanki oradaki insanlar başka bir dil konuşuyorlardı.
Kelimeler ,cümleler Türkçeydi de konuşmanın şarkısı farklıydı. Yani vurgusu.
Çocukken kafamda işte böyle anlamlandırıyordum Ege insanının farklı şivesini.
 
Bazı kelimeler vardı sadece orada kullanılan yada bazı tonlamalar vardı oraya özgü. Mesela İstanbul' da "çocuktuk", Altınoluk' a gidince "dada" oluyorduk.İstanbul 'da bir yerden bir yere gidiliyordu da Altınoluk' ta varılıyordu.
 
Ama bana en değişik gelen şey herkesin bir lakabı olmasıydı. Bu lakaplar bazen bir durumdan bazen bir olaydan yada bir özellikten dolayı o kişiye verilmiş oluyordu.Kişinin adının önüne geçiyordu hatta nesilden nesle aktarılıyordu. Ve bence kişilere bir gizem katıyordu.
 
Mesela Hüseyin ismi Altınoluk ta o kadar çoktur ki bir Hüseyin i diğerinden ayırt etmenin yolu İstanbul 'da soyadı iken Altınoluk 'ta o kişinin lakabı oluyordu.Tango Tevfik,Böcek Hüseyin,Mimiko İbrahim,Dalaklı Memet,Teke Recep,Saraç Ali benim şu anda hatırladığım lakaplardan birkaçı.
 
Ama bana en komik gelen ve bence Ege insanının kendine has espri anlayışını en güzel anlatan lakap "Şıngır ın Halil" lakabı.
Köyde bir amca varmış (Halil 'in babası).Yürürken hep cebindeki bozuk paraları şıngırdatırmış.İşte bu durumdan dolayı oğlu Halil 'in lakabı "Şıngır'ın Halil olmuş.Ne kadar basit ,ne kadar doğal ve ne kadar esprili.
Tıpkı Ege insanı gibi.
 
Ben ise Kontracı Hüseyin 'in torunuyum. Babama ve babaanneme olan benzerliğimden dolayı yaşlı  teyzecikler (bu da bir Ege vurgusudur) yolda çevirip "sen Kontracı'nın torunu musun "diye sorarlar.Sanki eski bir yüzü, eski bir dostu görmüş gibi olurlar "evet "cevabını aldıklarında...

21 Mart 2013 Perşembe

Ege den görüntüler














Sobalı ev ve köy kokusu

Sobalı evde yaşadınız mı hiç?
Ama sobanın soba gibi koktuğu bir evde....
Yani betonarme apartman dairesinden bahsetmiyorum.
Yürüdükçe ayaklarınızın altında çıtırdayan ahşaplar, yada odanın ısısı değiştikçe duvarlarından, gömme dolaplarından sesler gelen , doğramalarından içeri hava sızan evlerden bahsediyorum.
O evlerde sobalar bir başka kokardı ve galiba dedemin Altınoluk taki evinde ,sobada zeytin odunu yandığı için bu koku kat be kat daha güzel olurdu.

Kışın Altınoluk a gittiğimizde sobalı odada ablam ve ben uyurduk.
Sobalı oda dediğim bu yer tabi ki aynı zamanda yaşam alanıydı.Çünkü soba oradaydı.Yemek orada yenir, çay orada demlenir, kestane orada pişerdi.

Yatma vakti geldiğinde bu odadaki iki divan ablam ve benim yatağımız olurdu.
Annem yan odadaki yorgan ,yastık ve çarşafları getirip bu divanlara yayardı.
İşte en sevdiğim an bu sıcacık odada buz gibi yatağın içine girmekte.
Sabah uyandığımızda soba yeniden yanmış ,çay demlenmiş, ekmekler sobada ısınmış olurdu.
Yataklar toplanır tekrar soğuk odaya giderdi . O oda ise alt katındaki zeytin havuzlarından dolayı mis gibi zeytin kokardı.
Bu kokular doğaldı.
Ege köyü kokusuydu ....

Dedemin evinin önünde zeytin çuvalları

Dedemin evi

17 Mart 2013 Pazar

Kokular

Bazı kokular vardır bizi etkileyen.
Bazen bir kişinin ,bazen bir mekanın ,bir anın yada bir anının  kokusu; bizi gülümseten yada bize kötü hissettiren.

Bir mekanı, bir yüzü hayaleder gibi, bir daha hiç almamış olsakta hayalini tekrar tekrar kurduğumuz kokular vardır. Onlar bizi  bazen sevdiğimiz bir mekana, bazen özlediğimiz bir ana yada kişiye götürürler hayalimizde.
Çocukluğumda teyzemin evinde uyandığım sabahlarda aldığım kahvaltı kokusu işte benim
 bir daha hiçbir yerde alamadığım ama hayalini tekrar tekrar kurduğum kokulardan biri.

Bazen de hayatımızın sürekli içinde olan ve bizi her seferinde aynı yere ve zamana götüren kokular vardır.Onlar alışkanlıktır, canlıdır .Biz çocukken de aynıdır, büyüyüncede.

Benim çocukluğumdan hatırladığım dedemin evindeki zeytin kokusu şimdi bile tenekeyi her açışımda beni o eve götürüyor.
Değişmiyor  bu koku .
Hayalimde de, gerçekte de hala çocukluğumdaki gibi yaşıyor.

7 Mart 2013 Perşembe

Tüm ürünler

Üretimini ,amatör ruhumuzu kaybetmeden ,yaptığımız ürünlerimiz ile ilgili ,bloğumda zaman zaman yazılar yazdım.
Onları size tanıtmaya çalıştım.
Şimdi hepsini bir arada sunmak istiyorum.
İşte karşınızda dedemin zeytinliği nin ürünleri :


0.4 dizem asit derecesine sahip soğuk sıkma zeytinyağımız

En minik şişemiz 130 mlt


 1 lt ,750 mlt ,500 mlt

zeytinyağlı sabun

yeşil zeytin

sele zeytini

kırma zeytin

siyah zeytin

çiğ yağ

1 Mart 2013 Cuma

Badem taşları

Çocukken halamların Altınoluk'ta ki evleri bana çok değişik gelirdi.Babannemin evi de bir köy eviydi ama halamlarınki bir başkaydı sanki.Daha sonraları büyüdükçe öğrendim ki halamların evi gibi başka evler de varmış köyde.Onlara Rum evi diyorlardı.
Yani mübadeleden önce o köyde yaşayan Rumlar tarafından yaptırılmış evler.
Halamların evinde bana en değişik gelen şey yerdeki badem taşlarıydı.
Yalınayak basınca hafiften ayağımı acıtırlar, tüm ağırlığımı vermeden kuş gibi sekerek üstlerinden geçerdim.Aralarında büyük dere taşlarının da olduğu bu giriş zemini , halamın Rum evinden aklımda kalan en net ayrıntı.
Birkaç sene önce babamların köyde yaptırdığı evin bahçesinde, badem taşlarından yapılmış zemin parçasını görünce ,üzerinde yalınayak yürüyüp halamın eski evindeki çocukluğumu hatırladım.
 
badem taşlarından zemin

badem taşlarıyla güneş

halamın evi