5 Aralık 2013 Perşembe

Hasat 2013

Tarlada tayfalar zeytin seçiyorlar

Tarlada tayfalar yere tente seriyor

Tarlada tayfaların öğlen yemeği-sahanda yumurta


Tarlamızın misafirleri

İşte zeytinlerimiz

Ve yağımız çıktı

Yağımız lancalara boşaltıldı ve  biraz dinlenecek

 

Teşekkür

Dedemin Zeytinliği'nde bu sene hasat kısa sürdü.Tüm dünyada olduğu gibi ,bu sene Türkiye'de de doğanın mucizesi zeytin çok azdı.
Yüzyıllarca yaşayabilen mucize bitki zeyin ağacına ,bu sene de bizlere, az da olsa, meyvesini sunduğu için teşekkür ediyorum.

Zeytine neden muzicevi dediğimizi biliyor musunuz?
Çünkü zeytin içinde A,D,E ve K vitaminlerini barındırıyor.Bu vitaminler biz erişkinlerin ve çocuklarımızın kemik gelişimine yardımcı oluyor.Kalsiyum kaybını engelleyerek kemikleri güçlendiriyor.
Zeytinyağı anne sütündeki oleik asidi de içinde barındırıyor.Bu asit bebeklerin sinir dokularının gelişiminde çok önemli bir role sahip.
Bunun yanında tabiki daha birçok yararları var
Teknik konularla aram çok iyi olmasada bu birkaç bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim.

Biz doğanın mucizesi zeytin ağaçlarımıza ,bize her sene meyvesini vermesi için, gözümüz gibi bakıyoruz.

Ve her sene olduğu gibi bu sene de zeytini ve yağı ile sofralarımıza lezzet,sağlığımıza sağlık kattığı için bu mucize bitkiye tekrar tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz...

12 Eylül 2013 Perşembe

Özlem

Köy kokusuyla uyanmak ve gugukçuk sesiyle ,sıcak yataktan sabah serinliğine çıkmak ... Özlüyorum hepsini ...

9 Eylül 2013 Pazartesi

Küçük Zeytinci

Bu yazı kızım ile birlikte dedemin köyünde geçirdik.Dedesinin bahçesinde anneannesi ile birlikte zeytin yapan kızımın keyfine diyecek yoktu doğrusu.
Belki bir köy çocuğu için çok doğal olan bu aktivite ,bir şehir çocuğu için son derece eğlenceli ve değişikti.
Ve eminim O da benim gibi çocukluğundan biriktirdiği köy anılarını ,dedesini ,anneannesini ve köyde onlarla yaşadığı güzel günleri ileride keyifle hatırlayacak...
 
 


Yeşil Zeytin

Yeşil zeytinlerde ambalaj boylarımız :
500 gr ve 250 gr lık kavanozlar

1200 gr lık kavanoz

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Yeşil Zeytin

 
Siparişler hazır!!!!!
Afiyet olsun
 

 

Ege Aşkı

 
Ege 'nin asması,Ege'nin mavisi,taş duvarları ,eskidikçe güzelleşen Rum evleri ve tabi ki zeytin ağaçları...
Aşığım hepsine!
 



 






10 Temmuz 2013 Çarşamba

Gugukçuk

Öğlen olup hava iyice ısınınca, evlere kapanır serinlik çıkana kadar tatlı bir uyku çekerdik .
Güneşten yanmış tenimize yatağın serinliği iyi gelirdi.Deniz kenarının hareketli ve gürültülü kalabalığından ayrılıp köydeki sakinliğe her dönüşümüzde odaların loşluğunda sıcaktan arınırdık.Sanki hayat durmuşçasına , zaman sıcaktan erimişçesine yavaşlardı.
Yatağıma yatıp uykunun bana gelmesini beklerken bir kuşun sesini duyardım.Çocuk aklımla adını gugukçuk koyduğum bu kuş gerçekten guguuukçuk guguuukçuk diye öterdi.Sanki bebeklere söylenen ninnideki eeee gibi gugukçuk ta sesiyle beni uyuturdu.Altınoluk dışında başka hiçbir yerde sesini duyamadığım gugukçuk kuşu benim için köyün Altınoluk'un ve Ege'nin sesidir.
 



23 Haziran 2013 Pazar

About

Our traditional way of producing olive oil since 1918 also holds my family’s story. The story begins in the island of Lesbos. In 1909, as a youngling, my great grandfather left his birthplace Iskamya village in Lesbos. The reason behind his family’s departure was the population exchange between Greece and Ottoman Empire.  In a small boat, the family crossed the Aegean see and landed to Behram. From there, their next destination was Altinoluk on the shore of Aegean see. With them, the family brought their traditional methods of producing olive oil. My great great-grandfather moved his family into a house whose original resident, a Greek Orthodox priest, moved to Greece as part of the population exchange. My family lived in this house for decades. It was also my father’s birthplace. The family converted the basement into a storage and sold our now famous olive oil from a store they built next to it. The containers in which the oil was sold carried my great grandfather’s initials, HH. Since my early childhood, I’ve always referred to this house as the ‘little house’. One of my vivid memories growing up was the distinct smell of olive oil in the little house. Our tradition of making olive oil has been carried over from generation to generation just like the story of my family.
 
 
Iskamya


Altınoluk 1930
 
Altınoluk 2012

Altınoluk 2012



2 Haziran 2013 Pazar

Sabunlarımızı yaptık

Zeytinyağlı sabunlarımızın yapımına dair çocukluğumdan aklımda kalan hoş bir anımı "babaannemin evinde sabun pişerdi" adlı yazımda paylaşmıştım.
Babannemin yaptığı gibi biz de her sene zeytinyağlı sabunlarımızı doğal yöntemlerle hazırlıyoruz.


 
 
 
 

 
 

 
 




 
 

9 Mayıs 2013 Perşembe

Siyah zeytinler oldu

Bekleyenlere müjdeli haber!
Beş aylık bekleyişin sonunda siyah, teneke zeytinimiz sonunda oldu.
Afiyet olsunnnnnn...



 
 
1,5 kg lık tenekelerde siyah zeytin

7 Mayıs 2013 Salı

Küpten lancaya


Dedem, babam ve Şaban Amca yağ küplerinin başında
 
Yağ küplerimiz şimdi bahçedeler
 
Değişik fonksiyonlarda
 
Dedemin küpleri şimdi kızımın dedesinin bahçesinde


Artık küpler yerine yağlar lancalarda bekletiliyor


Şaban Amca lancalara yağ dolduruyor

 


2 Mayıs 2013 Perşembe

Zor yollar

Altınoluk Köyü, Kaz Dağları'nın yamaçlarına yerleşmiş Ege Denizi'ni seyreder.
Yokuşlu yollarını inmek te çıkmak ta zordur.
Biz çocukken bu yolları aşmak daha da zordu. Çünkü sokaklar kocaman dere taşları ile kaplıydı. Sanki minik dağların üzerinde yürür gibiydik. Her bir taş ayaklarımızın altında kocaman bir kayaydı.

Hemen hemen her noktasından Ege Denizi'ne bakan bu köyün bitiminde zeytin ağaçlarından bir halı seriliydi denize kadar. Ve yerdeki kocaman taşlara basar gibi ağaç öbeklerinden sekerek denize ulaşabilirmişim gibi gelirdi bana.

O zor yürünen sokaklarda biz atlaya zıplaya ilerlerken yaşlı teyzeciklerin yanlarından geçerdik bazen.Onlar her gün ,hiç üşenmeden , köyün yokuşlu yollarını ,bazen bir ekmek almak ,bazen bir tanıdıkla sohbet etmek için inerlerdi.

Hava ne kadar sıcak olursa olsun, üstlerine , sadece Altınoluk'ta gördüğüm siyah hafif parlak bir kumaştan yapılmış , kıvraklarını giyerlerdi.Gölgelerde soluklana soluklana   inip çıkarlardı yokuşları.

Kaz Dağları'nın temiz havasından mıdır , zeytinyağının şifasından mı bilinmez bu teyzecikler bir yaşa kadar yaşlanır ve orada uzunca bir süre takılı kalırlar.Mesela çocukluğumdan beri yaşlı olduğunu bildiğim bir kaç teyzecik var ki hala yaşıyorlar ve köyün yokuşlu yollarını inip çıkıyorlar.
Bu teyzeciklerin ya yaşları siyah kıvraklarının altında saklı ya da zor yolları aşmayı iyi biliyorlar.

 
 
Ben ve ablam köy sokaklarında

Sıra Odalar Sokağı

Ablam köyün taşlı yollarında

16 Nisan 2013 Salı

Ege yemekleri

 
 
Ege'de yemekler tabi ki zeytinyağı ile yapılır ama soğuk yenmez.
Dolmaya et konmaz.
Sarma dolma ve enginar dolması da çok meşhurdur.
Ellerine sağlık Sabiha Abla...
 
Enginar dolması

 
 
 
Kuzu göbeği adlı bu mantar Ege Bölgesi'nde yetişen değerli bir bitkidir.
Kaz Dağları'ndaki çam ormanlarının arasında  yetişir.Büyüklerinden dolma küçüklerinden yumurtalı yahni yapılır.
 
Kuzu göbeği

11 Nisan 2013 Perşembe

Pademler oldu

Dedemin zeytinliğinde, asırlık zeytin ağaçlarının arasında, bizi meyvesiyle çok mutlu eden iki ağaç türü daha var.Bunlar incir ve çağla ağaçları...
Çocukluğumuzdan beri çağlanın çıkması ,incir in olması bizim için bir mevsim değişikliğinin en güzel ve en doğal habercisi olmuştur.
Sabah uyandığımızda babam çok erken vakit kalkıp bayırdan bize incir toplamış olur.
Zeytin sepetinin kapağının altında sıra sıra dizilmiştir incirler. 
O incirleri zeytin sepetine dizmenin de bir usulü vardır.En alta büyükçe bir incir yaprağı serilir,üzerine incirler tek tek düzgün bir şekilde yerleştirilir ve en son üzerlerine yeniden büyük bir incir yaprağı örtülür.
 
Henüz incirler olmadı ama çağlalar çıkmış.Bizim bayırın çağlası da bir başka güzel olur.Kütür kütür ,ne ekşi ne tatlı.Anlatırken ağzım sulandı...
 
Bu arada Altınoluk'ta ve bütün Ege 'de çağlaya" badem" ,incire "yemiş" derler.
Tabi o " badem" oralarınn şivesiyle "padem" olur.
 
Pademler oldu.
Afiyet olsun...

 


Annemin elinden çağla

Bayırda ki çağla ağacımız

Stampa

 
Zeytin dalı stampalarım sonunda geldi.
Hemde Kavala'dan.
Teşekkür ederim Sarah!!!
 
 

29 Mart 2013 Cuma

Üç arkadaş


Ege'nin lakapları

İstanbul 'dan Altınoluk'a gidince değişen tek şey havanın kokusu yada doğanın güzelliği değildi.İnsanların hal ve tavırları da değişiyordu.
Sanki oradaki insanlar başka bir dil konuşuyorlardı.
Kelimeler ,cümleler Türkçeydi de konuşmanın şarkısı farklıydı. Yani vurgusu.
Çocukken kafamda işte böyle anlamlandırıyordum Ege insanının farklı şivesini.
 
Bazı kelimeler vardı sadece orada kullanılan yada bazı tonlamalar vardı oraya özgü. Mesela İstanbul' da "çocuktuk", Altınoluk' a gidince "dada" oluyorduk.İstanbul 'da bir yerden bir yere gidiliyordu da Altınoluk' ta varılıyordu.
 
Ama bana en değişik gelen şey herkesin bir lakabı olmasıydı. Bu lakaplar bazen bir durumdan bazen bir olaydan yada bir özellikten dolayı o kişiye verilmiş oluyordu.Kişinin adının önüne geçiyordu hatta nesilden nesle aktarılıyordu. Ve bence kişilere bir gizem katıyordu.
 
Mesela Hüseyin ismi Altınoluk ta o kadar çoktur ki bir Hüseyin i diğerinden ayırt etmenin yolu İstanbul 'da soyadı iken Altınoluk 'ta o kişinin lakabı oluyordu.Tango Tevfik,Böcek Hüseyin,Mimiko İbrahim,Dalaklı Memet,Teke Recep,Saraç Ali benim şu anda hatırladığım lakaplardan birkaçı.
 
Ama bana en komik gelen ve bence Ege insanının kendine has espri anlayışını en güzel anlatan lakap "Şıngır ın Halil" lakabı.
Köyde bir amca varmış (Halil 'in babası).Yürürken hep cebindeki bozuk paraları şıngırdatırmış.İşte bu durumdan dolayı oğlu Halil 'in lakabı "Şıngır'ın Halil olmuş.Ne kadar basit ,ne kadar doğal ve ne kadar esprili.
Tıpkı Ege insanı gibi.
 
Ben ise Kontracı Hüseyin 'in torunuyum. Babama ve babaanneme olan benzerliğimden dolayı yaşlı  teyzecikler (bu da bir Ege vurgusudur) yolda çevirip "sen Kontracı'nın torunu musun "diye sorarlar.Sanki eski bir yüzü, eski bir dostu görmüş gibi olurlar "evet "cevabını aldıklarında...